Sosyal Medya

Makale

Şeytan’ın Müdahalesinin Hac Suresi Bağlamında Kazandığı Mana

-Allah’ı DoÄŸru Tanımak-

Hac suresinin 52. ayetinin meali Diyanet Vakfı Mealinde şu şekildedir:

“Ey Muhammed!) Biz, senden önce hiçbir resul ve nebi göndermedik ki, o, bir temennide bulunduÄŸunda, ÅŸeytan onun dileÄŸine ille de (beÅŸerî arzular) katmaya kalkışmasın. Ne var ki Allah, ÅŸeytanın katacağı ÅŸeyi iptal eder. Sonra Allah, kendi ayetlerini (lafız ve mana bakımından) saÄŸlam olarak yerleÅŸtirir. Allah, hakkıyla bilendir, hüküm ve hikmet sahibidir.”

Buradan ilk bakışta çıkacak sonuç ÅŸeytanın vahye müdahale etmesi, ama Allah’ın buna müsaade etmemesidir. Ayetin ilk cümlesi, Peygamber (sav)’in temennisinden söz ettiÄŸi hâlde ikinci cümlesi, Allah’ın ayetlerini saÄŸlamlaÅŸtırdığından/koruduÄŸundan bahseder. Åžeytan, Rasulullah  (sav)’ın sözüne bir ÅŸeyler katmayı baÅŸarsa da bunun ayetlere girmesine/karışmasına izin verilmemektedir. Buna göre güya Åžeytan’ın müdahalesinden etkilenmiÅŸ bulunan Elçi’nin temennileri, ayetlere karıştırılmamıştır. Ancak surenin baÄŸlamında mesele, Nebi (sav)’in sözleriyle ayetler arasındaki farka dikkat çekmek ve vahye onun bir müdahalesinin olmadığını dile getirmek deÄŸildir.[1]

Hâlbuki surenin bağlamı yukarıda verilen manayı desteklemez.

Şöyle ki:

Sure en başında bir gün kıyametin kopacağını ve insanların hesap vermek zorunda kalacağını bildirir. Hesap günü çok korkutucu olacaktır.

O gün;

Her kadın emzirdiği çocuğu unutur,

Gebe kadınlar [vaktinden önce] yükünü bırakır,

Ve insanlar sarhoş olmadıkları hâlde öyle gözükürler.

Üçüncü ayet;

“Ä°nsanlardan, bilgisi olmaksızın Allah hakkında tartışmaya giren ve her inatçı ÅŸeytana uyan birtakım kimseler vardır.” der.

Böylece hesaba konu olacak asıl mesele gündeme gelir.

Allah hakkında konuÅŸmak…

Fakat daha önemlisi, bu asılsız konuşma ve tasavvurlara şeytan olarak nitelenen kötü insanların sebep olmasıdır. Suç işleyen kişiler, yaptıkları işleri meşru göstermek ya da örtmek gayesiyle bu yola başvurmaktadırlar.

BilindiÄŸi gibi bütün sâlih amellerin temelinde iman yatar. DoÄŸru bir Allah anlayışına sahip olunmadan sâlih amel iÅŸlemek mümkün deÄŸildir. Amelleri sâlih yapan zemin ise imandır. Ki bunun ilk adımı da Allah’a doÄŸru-dürüst iman etmektir.

Devam eden ayetler ÅŸu ÅŸekildedir:

  1. Şeytanî güçler ki, kendilerine yönelen kimseleri yoldan çıkarırlar.
  2. Ahiretten şüphe edilmemelidir.
  3. ilk yaratılış örneklerinden hareketle Allah ölü olanı dirilten ve her şeye gücü yetendir.
  4. ayet, Son Saat’in şüphe götürmez bir biçimde gelip çatacağından bahseder. Ve böylece Allah mezarlarda yatan herkesi kaldıracaktır, diyerek Allah hakkında ileri sürülen bu asılsız iddiaların hesap konusu edileceÄŸini hatırlatır.

O hâlde;

Hesabın konusu özellikle Allah hakkında düşünülenlerdir.

Bunlardan biri O’nun suç iÅŸleyenlerle teslim olanlar arasında ayrım gözetmediÄŸidir.

Bu da ahiretten şüphe etmeye yol açmaktadır.

Yani kişiyi zor durumda bırakacak bütün kötülüklerin temelinde Allah hakkında beslenen kötü zanlar yatmaktadır.

Surenin 8. ve 9. ayetleri, yine Allah hakkında ileri-geri konuşmalara değinir.

“Ä°nsanlardan bazısı, bir bilgisi, bir rehberi ve (vahye dayanan) aydınlatıcı bir kitabı olmadığı hâlde, sırf Allah yolundan saptırmak için kibir içinde Allah hakkında tartışmaya kalkar. Onun için dünyada bir rezillik vardır; kıyamet gününde ise ona yakıcı azabı tattıracağız.”

  1. Bu ÅŸekilde asılsız zanlarla baÅŸkalarını Allah yolundan saptırmak isteyenler vardır. Bunlar, dünyada gözden düşecek, Kıyamet Günü’nde ise yakıcı azabı tadacaklardır.
  2. Elleriyle kazandıkları bu olunca;
  3. Onlara tabi olanlar da Allah’a imanla küfrün sınırında kulluk ettikleri için dünyayı da, ahireti de kaybedeceklerdir.
  4. Bu şekilde taptıkları kişiler onlara fayda sağlamayacaktır.
  5. Ve bu ne kötü bir ilişkidir.

Buraya kadar ayetler tabi olunanlarla tabi olanlar arasındaki ilişkiyi ve bunun kötü sonuçlarını bildirir.

  1. Buna karşılık doğru dürüst iman edenler cennete girecektir.

Başkalarının etkisi altına giren kişiler, kendilerine yardım edileceği zannıyla hileli ilişkilere girmektedirler.

  1. Oysa Allah’ın yardımından baÅŸka gerçek bir destek hiçbir zaman bulamayacaklardır.
  2. Allah, indirdiği mesajlarla ancak doğru yola ulaşmayı isteyen kimseyi doğru yola yöneltecektir.
  3. Bu daha önce Allah’tan baÅŸka varlıklara tanrısal nitelikler yakıştıran Yahudiler, Sabiiler, Hristiyanlar ve Mecusîler de de böyle olmuÅŸtur.

Yani;

Başkalarını doğru yoldan saptırmak için Allah hakkında ileri geri konuşanlar vardır.

Bazıları onları dinleyerek etkilenip başına gelen musibetleri O’ndan sayıp kendisine yardım edilmeyeceÄŸini zannetmektedir. Oysa Allah’ın indirdiÄŸi mesajlar yardımın daniskasıdır. Ve tarih de buna ÅŸahittir.

Sonuç olarak kiÅŸiye Allah’ın yardımı dışında kendisini hayra çıkaracak hiçbir gücün bulunmadığı ifade edilir.

  1. ayet şöyle der;

“Ey Ä°nsanoÄŸlu göklerde ve yerde var olan her ÅŸeyin, Allah’ın (gücü) önünde teslim olduÄŸunu görmüyor musun? Ve insanlardan birçoÄŸunun da. Nicesi de azabı hak ediyor.  Allah’ın alçalttığı kimseyi onurlandırabilecek kimse yoktur.”

Yani, Allah’ın gücünün delili, her ÅŸeyin onun koyduÄŸu yasalara tabi olmasıdır. Ä°nsanın bu güç karşısında teslim olmaktan veya yardımı O’ndan beklemekten baÅŸka çıkar yolu yoktur.

  1. ayet, Allah hakkında birbirine karşıt bu iki tarafın Rableri hakkında (her zaman) birbiriyle çatışma, tartışma içinde olduklarını bildirir. Onlardan hakkı inkâra kalkışanlara, Yani Allah hakkında bilir-bilmez konuÅŸanlara ateÅŸten giysiler biçilecektir.
  2. Derileri eritecek bir azap görecek,
  3. Demir kıskaçlarla bağlanacak,
  4. Kurtulamayacakları bir bağ ile bağlanacaklardır.
  5. Cennet ehli ise altın ve ipekle karşılanacaktır.
  6. Zira onlar, sözün en güzeline, övgüye lâyık olan Allah’ın yoluna iletilmiÅŸlerdir.

Sözün en güzeli, Allah’ın tek olması yani kelime-i Tevhid’dir. Ve müminler, sanal ve sahte güçlerin deÄŸil, övgüye lâyık olan Allah’ın yoluna iletilmiÅŸlerdir.

  1. BaÅŸkalarını Allah’ın yolundan çeviren, Mescid-i Haram’dan alıkoymaya çalışanlara ve bile bile haksızlık yaparak oranın saygınlığına gölge düşürmeye kalkışan kâfirlere, öte dünyada can yakıcı bir azap tattırılacaktır.
  2. Nitekim geçmiÅŸte Ä°brahim (as)’e de bu Ä°badet Evi’nin (Kâbe’nin) kurulacağı yer gösterildiÄŸinde ona “Allah’a kimseyi ortak koÅŸma! Ve orada saygıyla eÄŸilenler için putları temizle.” denilmiÅŸtir.[2]
  3. Muhammed (sav) de bütün insanları hacca çağırmalı ve insanlar yaya veya binek üstünde oraya ulaşmalıdırlar.
  4. Ä°nsanlar, Hacc’ın kendilerine saÄŸlayacağı yararları görmeli, kurbanlarını kesip Allah’ın ismini anmalı ve darlık içindeki yoksulları da doyurmalıdırlar.
  5. Adaklarını yerine getirmeli ve dünyanın bu en eski Mabed’ini tavaf etmelidirler.
  6. Ä°nsanlar, bütün bunların kendi iyiliklerine olduÄŸunu görmelidirler. Yasak oldukları bildirilenler dışında bütün hayvanlar onlara helal kılınmıştır. Öyleyse Allah’ın yasaklamış bulunduÄŸu her ÅŸeyden ve en çok da inanç ve uygulama olarak puta tapmanın her türlü bayağılığından uzak durup Allah hakkında asılsız her türlü sözlerden kaçınmak gerekir.

BaÄŸlam, tamamen bu minval üzere ilerler. Ve surenin sonuna kadar Allah hakkında bilgisizce konuÅŸmanın doÄŸru olmadığı üzerinde durur. Allah, kulları için sadece hayır istemektedir. Hac ve kurbandan insanların elde ettikleri faydalar, Allah’ın insanlar için ne kadar lütufkâr/cömert davrandığının en güzel örnekleridir.[3]

  1. Åžirk koÅŸmadan yalnızca Allah’a yönelmek zorunludur. Zira Allah’tan baÅŸkasına tanrılık yakıştıran kimse, gökten savrulup düşen, kuÅŸların didikleyip kapıştığı yahut rüzgârın uzak, ıssız bir yere savurduÄŸu kimseye benzer.
  2. Bu ÅŸekilde Hac ve kurban gibi Allah’ın ÅŸiarlarını saygıyla gözetenlerin kalpleri suç iÅŸlemekten korunur.
  3. Hac ve kurban da insanlar için sayısız faydalar vardır. Zira haccettiklerinde insanlar her türlü saldırıdan korunacakları Kâbe’ye varırlar.
  4. Kurban kesmek bir kulluk eylemidir. Onları keserken Allah’ın ismi anılmalıdır. Ä°nsanların Ä°lah’ı tekdir. Öyleyse insanlar bütün varlığıyla O’na teslim olmalıdır. Elçi de bu ÅŸekilde davranan tüm iyi yürekli, alçak gönüllü kimseleri, Allah’ın hoÅŸnutluÄŸuyla müjdelemelidir.

Burada;

Hac ve onun faydaları,

Yenilen hayvanlar,

Ve kurban,

Allah’ın kullarının iyiliÄŸi için yaptığı yardımlardır.

Ayetler bağlam çerçevesinde şu şekilde devam eder:

  1. Onlar ki, ne zaman Allah’tan söz edilse kalpleri saygı ve sakınmayla titrer; (onlar ki) baÅŸlarına gelen her türlü darlığa, sıkıntıya göğüs gererler; namazlarında devamlı ve duyarlıdırlar ve kendilerine verdiÄŸimiz rızıktan baÅŸkaları için de harcarlar.

O hâlde;

Allah’a saygı duymak

Sıkıntıya göğüs germek

Ve infak etmek de

Allah’ın insanlara lütfettiÄŸi kazanımlardır.

Ya da bu vasıflara sahip olan kiÅŸi, Allah’ın kendisi için iyilikten baÅŸka bir ÅŸey istemediÄŸini anlar.

Yan, Allah, insanlara dert değil, deva sunmaktadır.

  1. Hayvanların kurban edilmesinde insanlar için nice yararlar vardır. Onların üzerine Allah’ın ismini anılır; kesen ondan yer; istemeyen de, istemek zorunda kalan kimse de (onunla) doyurulur.
  2. Onların ne etleri Allah’a ulaşır, ne de kanları; lakin O’na ulaÅŸan, yalnızca kiÅŸilerin O’na teslimiyette gösterdikleri bilinç ve duyarlıktır. Bunları kullarının faydasına sunan Allah’ın yüceliÄŸini saygıyla anmak gerekir.

Yine;

Kurban kesmek ve baÅŸkalarına da yedirmekle Allah’ın insanların iyiliÄŸini gözettiÄŸi yeterince açık bir ÅŸekilde ortaya çıkarılır.

  1. Allah, inananları bütün kötülüklere karşı mutlaka koruyacaktır; çünkü Allah, hangi türden olursa olsun, hainleri ve nankörleri asla sevmez.

Allah sizin iyilik yaparak korunmanızı ister. Ve yukarıda yardım görmeyeceÄŸi zannıyla baÅŸkalarının (ÅŸeytanlaÅŸmış insanların) telkiniyle bir uçurumun kenarındaymış gibi tavır takınan kiÅŸiye doÄŸru ve dürüst davrandığında mutlaka yardım göreceÄŸi söylenir. Allah’ın yardımı iman edenler, yani O’nun emirlerini yerine getirenler içindir.

  1. Kendilerine haksız yere saldırılan kimselere [savaşma] izni verilmiştir ve şüphesiz Allah, onlara yardım ulaştıracak güçtedir.
  2. Onlar ki, sadece “Bizim Rabbimiz Allah’tır!” dedikleri için haksız yere yurtlarından çıkarıldılar. O, asla insanları birbirlerine karşı savunmasız bırakmaz. Yoksa içlerinde Allah’ın isminin çokça anıldığı manastırlar, kiliseler, havralar ve mescitler çoktan yıkılıp gider.
  3. Galip gelindiğinde de namaz kılmaya ve infak etmeye devam edilmelidir.

Yani;

Allah her zaman yapılması iyi ve doğru olanı emreder, yanlış ve kötü olanı yasaklarlar. Kendini savunmak zorunda kalanlara da izin verir. Galip geldiklerinde de insanların kibre kapılmalarına müsaade etmez.

  1. Yalanlayanlara Nuh, Ad ve Semud toplumlarını hatırlatılır.
  2. İbrahim ve Lut halkının başına gelenler,
  3. Medyen halkını ve Musa’nın yaÅŸadıklarını da. Allah, her seferinde hakkı inkâr edenlere belirli bir süre için fırsat vermiÅŸ ama günü gelince onları kıskıvrak yakalamıştır ki böylece, onları hiçliÄŸe mahkûm etmiÅŸtir.
  4. Geçmişte hepsi yok edilmişlerdir.
  5. Tarihte yaşananlar görülemiyorsa gözler değil, göğüslerdeki kalpler körelmiştir.

Tarih, Allah’ın yardımının ya da azabının kime nasip olduÄŸunu göstermektedir.

  1. Onlar, azabı hemen isteyerek elçiye meydan okurlar: Oysa Rabb’in ölçüsüyle bir gün, insanların hesap ettikleri bin yıla bedeldir.
  2. Sonunda herkes Allah’a dönecektir.
  3. Elçi onlara sadece uyarıcı olduğunu söylemelidir.
  4. İmana erişip dürüst ve erdemli davranışlar ortaya koyanları, bağışlanma ve çok üstün, çok büyük bir rızık beklediğini de herkes bilmelidir.

Zira

İmana erişip dürüst ve erdemli davranışlar ortaya koyanlar, hep başarı kazanmışlardır.

  1. Ama Allah’ın mesajlarını ve bununla amaçladığı ölçü ve esasları zaafa uÄŸratmaya çalışanları ateÅŸ bekler.[4]
  2. Bununla birlikte, ne zaman bir elçi ya da haberci gönderilse şeytanca insanlar mutlaka nihaî amaca gölge düşürmeye kalkışmıştır. Ama Allah buna izin vermeyecektir.

Görüldüğü gibi konu, Allah tasavvuru üzerinden ilerlemeye devam eder. Ve tam burada yukarıda meali verilen 52. ayetten ne kastedildiğini doğru anlaşılmalıdır.

Bazı kötü düşünceli şeytanlaşmış insanlar, Allah hakkında ileri geri konuşarak onun vahiyle amaçladığı konuları saptırmaya çalışmaktadırlar. Allah, herkesin iyiliğini istediği hâlde bir takım iddialarla insanları yanlış yönlere sürüklemektedirler.

Mesela ayetlere bir ÅŸey karıştırmak deÄŸildir. Ayetlerle kastedilen amaca gölge düşürmektir. Allah’ın kullarının sadece iyiliÄŸini istediÄŸini görmemek ve göstermemektir. Peygamber (sav)’in temennisi de kendisine indirilen vahiyle amaçlanan bu iyiliklerin insanlar arasında yayılmasıdır. Fakat kâfirlerin abuk-sabuk konuÅŸmaları, asılsız sözleri ve bir temelden yoksun yorumları sebebiyle bir karışıklık ve zan oluÅŸmaktadır. Nihayet Allah, buna müsaade etmeyeceÄŸini ilan eder.

  1. Kalplerinde bir eğrilik, bir hastalık bulunan, kalpleri katılaşmış olan kimseler, bu türden kötü çabalardan etkilenir. Ve böylece şüphelere kapılarak kendilerine yazık eden kimseler, çok derin bir yanılgı içindedirler.
  2. Allah, bu çabaları boşa çıkarır ki iman edenler doğru yolu bulabilsin.

Allah, her seferinde kâfirlerin çabalarını boşa çıkarır ve çıkaracaktır.

  1. Kâfirler ise son ana kadar Allah ve amaçladığı şeyler hakkında kapıldıkları şüpheden sıyrılmayacaklardır.

Nitekim Allah hakkında şüphe etmek onları azaba duçar edecektir.

  1. O Gün, tüm egemenlik yalnızca Allah’ın elinde olacak, dürüst ve erdemli iÅŸler yapan kimseler, kendilerini nimetlerle dolu has bahçelerde bulacaklardır.
  2. Kâfirleri ise alçaltıcı bir azap bekleyecektir.

Allah, asla suç işleyen kâfirlerle, müminlere yanı şekilde davranmaz, davranmayacaktır da.

  1. Zulüm diyarını terk eden ve Allah yolunda ölen ya da öldürülen kimselere gelince: Bu da bir başarısızlık sayılmaz. Çünkü Allah, onları ahirette güzel bir rızıkla rızıklandıracaktır.
  2. Onları razı edecektir.
  3. Kendisine yapılan saldırıya denk bir tepkiyle karşılık verene, Allah yardım edecektir.

Yani;

Allah, doğru olanı yaptığı sürece kişiye yardım edecektir.

  1. Nitekim gündüzü kısaltarak geceyi uzatan, geceyi kısaltarak gündüzü uzatan Allah olup biten her şeyi görür ve işitir.

Allah her ÅŸeyi bilir. Tabiatta koyduÄŸu ölçüler, O’nun gücüne iÅŸaret eder.

  1. Allah, gerçek bir Ä°lah’tır. Onların uydurdukları tanrılar ise sahtedir.
  2. Allah, gökten yağmur indirir de bu sayede yeryüzü yeşerir. Gerçekten Allah çok lütufkârdır, (her şeyden) haberdardır.

Yani;

Allah, ilk defa yarattığı gibi bunu tekrarlayarak insanlardan hesap soracaktır.

  1. Göklerde ve yerde var olan her ÅŸey O’na aittir; Yalnız O’dur, bütün övgülere layık ve kendine yeterli olan.
  2. Yeryüzünde var olan her ÅŸeyi koyduÄŸu (fizikî) yasalara tabi kılan O’dur. Denizde seyreden gemiler de O’nun var ettiÄŸi ölçüler sebebiyle yüzerler. Ve gök cisimlerini, kendi izni olmadıkça yeryüzüne düşmemeleri için, yerlerinde, yörüngelerinde tutan da O’dur. Gerçekten Allah, insanlara karşı çok merhametli, çok ÅŸefkatlidir.

Sizin faydalanmanız için dünyada koyduÄŸu ölçüler, onun gücünü ve merhametini gösterir. O’na teslim olmak tek çıkar yoldur.

  1. Nitekim hayat veren, sonra öldüren ve en sonunda sizi yeniden hayata döndürecek olan O’dur; bütün bu gerçeklere raÄŸmen, yine de insan, gerçekten, çok nankördür.
  2. Allah, her ümmete, kulluklarını göstermeleri için ayrı bir ibadet tarzı tayin etmiştir. Dolayısıyla bu konuda tartışmak yersizdir.
  3. Tartışmak istediklerinde onlara, “Yapıp-ettiklerinizi en iyi bilen Allah’tır.” denilmelidir.

Yani;

Allah’ın onların yaptığı her kötülükten haberi vardır. Ve onların teslim olmamasının nedeni de suçlu olmalarıdır.

  1. Ayrılığa düşülen tüm konularda Kıyamet Günü hüküm verecek olan Allah’tır.
  2. Allah, göklerde ve yerde olup biten her şeyi bilir.
  3. O hâlde Allah’ı bırakıp, hileli yollarla baÅŸka varlıklara kulluk edilmemelidir

Ä°manla küfür arasında gidip gelmek, bir yarın kenarında durarak kulluk etmek, sıkıntı anında Allah’tan baÅŸka veya yanı sıra otoriteler üretmek, zulümdür. Zira bu ÅŸekilde ÅŸirk koÅŸarak zulmedenler, kendilerine asla yardımcı bulamayacaklardır.

Burada yine;

Allah hakkında yanlış düşünmek zulümdür. Ve zalimler asla yardım görmezler, denilmektedir.

  1. Buna rağmen kendilerine mesajlar okunanlar neredeyse saldıracak gibidirler.
  2. Allah’tan baÅŸka yalvarıp-yakarılan bütün o (düzmece) varlıklar, hepsi bir araya gelseler dahi, bir sinek bile yaratamazlar, sinek onlardan bir ÅŸey kapacak olsa, onu bile geri alamazlar!

Nitekim

  1. Onlar, Allah’ın gücünü gereÄŸi gibi kavrayıp deÄŸerlendirememektedirler.

Yine söylemek gerekirse;

Kâfirler, Allah’ın gücünü gereÄŸi gibi kavrayamamakta, O’nu ÅŸanına yaraşır ÅŸekilde takdir edememektedirler.

  1. Allah meleklerden de, insanlardan da elçiler seçer. Her ÅŸeyi gören, her ÅŸeyi iÅŸiten sadece Allah’tır.
  2. O, onların gözleri önünde olanları da, onlardan gizli tutulanları da bütünüyle bilir.

O hâlde

  1. Ä°man edenler Allah’a teslim olmalı, huzurunda eÄŸilip yere kapanmalı, yalnızca Rablerine kulluk etmeli ve iyi iÅŸler yapmalıdırlar ki, kurtuluÅŸa ve esenliÄŸe eriÅŸsinler.

Allah ‘a gereÄŸi gibi teslim olmak yardım görmenin en önemli adımıdır.

Ve sonuç itibariyle konu 78. ayetle şu şekilde bitirilir:

“Allah uÄŸrunda, hakkını vererek cihad edin. O, sizi seçti; din hususunda üzerinize hiçbir zorluk yüklemedi; babanız Ä°brahim’in dininde (de böyleydi). Peygamberin size ÅŸahit olması, sizin de insanlara ÅŸahit olmanız için, O, gerek daha önce (gelmiÅŸ kitaplarda), gerekse bunda (Kur’an’da) size ‘Müslümanlar’ adını verdi. Öyle ise namazı kılın; zekâtı verin ve Allah’a sımsıkı sarılın. O, sizin Mevla’nızdır. Ne güzel Mevla’dır, ne güzel yardımcıdır!”

Burada mana;

Allah yolunda gösterilmesi gereken en zorlu çabalara girişmek,

Atamız Ä°brahim’in yolunu izlemek,

Ä°nsanlara ÅŸahit olmak,

Müslüman ismine razı olmak,

Namaz kılmak,

Ä°nfak etmek,

Allah’a sımsıkı sarılmak,

Sadece O’nu Efendi (Mevla) edinmek…

Ve iÅŸte o zaman;

O’nun yardımını hak edecek ve ne güzel yardım ettiÄŸini göreceksiniz, demektir.

Netice olarak 52. ayetin meali, sure bağlamı dikkate alınarak şöyle verilmelidir.

“Senden önce ne zaman bir elçi ya da haberci göndersek ve (o) ne zaman (ayetlerin kendisine gösterdiÄŸi amaç doÄŸrultusunda) bir temennide bulunsa, ÅŸeytan(laÅŸmış insanlar), O’nun güttüğü nihai amaca gölge düşürmeye kalkışmıştır; ama Allah, Åžeytan’ın bu katkısını iptal edip ayetlerini açık ve anlaşılır kılar. Zira Allah, her ÅŸeyi bilir ve her yaptığı yerindedir.”

Temenni (تَمَنّٰى  ), bir ÅŸeyin gerçekleÅŸmesini dilemek, arzulamaktır. Burada Elçilerin temennisinden kasıt, ayetlerin gösterdiÄŸi yolda ferdi ya da toplumsal fayda saÄŸlayacak meÅŸru bir amacın gerçekleÅŸmesini arzulamaktadır.

Ayette ÅŸeytan, söz konusu beÅŸeri müdahalelerin kötü ve yoldan çıkaran karakterini açığa çıkaran bir nitelemedir.  Onun ilkası, ( اَلْقَى الشَّيْطَانُ ), bir takım kötü niyetli insanların kendi çıkarlarını korumak maksadıyla giriÅŸtikleri çabaları anlatır. Zira bu kiÅŸilerin Allah hakkında ileri sürdükleri zanlar, sonuç itibariyle elçilerin iyi niyetli gayretlerini boÅŸa çıkarmayı hedeflemektedir.

Allah, indirdiÄŸi ayetlerin doÄŸru anlaşılması için yeterince doÄŸru ve açık bilgi vererek akıl ve vicdan sahibi insanların kendilerine zara verecek ÅŸekilde etkilenmesini önler. Böylece dürüst davranan ve doÄŸru yolu arayanlar için ayetlerin yanlış bir yere çekilmesi engellenmiÅŸ olur. Nitekim Allah’ın hangi ayeti olursa olsun müminler bununla insanların faydasının gözetildiÄŸini bilirler. Sure baÄŸlamında bu kötü etkilenme, Allah hakkında asılsız konuÅŸmalar ve kötü zanlardır. Dolayısıyla indirilen ve kendi içinde açık ve anlaşılır kılınan ayetler marifetiyle, kâfir ve müşriklerin Allah hakkında olumsuz bir yargı oluÅŸturmasına izin verilmemiÅŸ ve verilmeyecektir.

Allah’ın ve dolayısıyla mesajlarının, amacı, bütünüyle tertemizdir. Buradan hareketle Hac suresi baÄŸlamı, Allah hakkında doÄŸru düşünmeyi telkin/tavsiye eder. Surede Åžeytan’ın müdahalesinden kasıt, kötü niyetli kiÅŸilerin Allah hakkında kötü zan oluÅŸturacak ÅŸekilde konuÅŸmalarıdır. BilindiÄŸi gibi sürekli iyiliklere kapı aralayan sâlih amellerin doÄŸru bir imanla çevrelenmesi bir zarurettir. Aksi hâlde bütün iyilikler karşılıksız kalmakta ve saçılmış toz zerrelerine dönüşerek sahibine bir yarar saÄŸlamamaktadır.

O hâlde Allah’a, O kendisini nasıl tanıtıyorsa öyle inanmak ve olumsuz yaklaşımların ve kötü zanların O’nunla bir ilgisinin olamayacağını unutmamak gerekir.

 

[1] Elçinin vahye müdahale edemeyeceÄŸi baÅŸka yerlerde açıkça dile getirilir. Mesela Necm suresi, bu hususta yeterince bilgi vermektedir. Ayrıca Hakka suresi, 44-47. ayetleri de bu konuda çarpıcı bir yaklaşım sunar.

[2] Burada söz konusu temizliÄŸin maddi deÄŸil, manevi olduÄŸu hatırlanmalıdır.

[3] Dikkat edilirse burada Hac ve Kurban, Allah’ı tanıtmakta kullanılmaktadır. Bu ibadetlerden doÄŸacak faydalar, Allah’ın kullarına ne derece lütufkâr davrandığının kanıtı durumundadır.

[4] Burada da görüleceÄŸi gibi başından beri Allah ve mesajlarının içeriÄŸi/amaçları hakkında insanları yanıltan kiÅŸilerden bahsedilmektedir.

Henüz yorum yapılmamış.

* İşaretli tüm alanları doldurunuz.